Gunluk Film Seyret

Issız Adam

Tür : Romantik
Gösterim Tarihi : 7 Kasım 2008
Yönetmen : Çağan Irmak
Senaryo : Çağan Irmak
Yapım : 2008, Türkiye

Oyuncular

Cemal Hünal , Melis Birkan , Yıldız Kültür , Şerif Bozkurt , Gözde Kansu , Aslı Aybars , Goncagül Sunar
Birbirlerine zıt hayatlar sürdüren Alper ve Ada, bir kitapçıda karşılaşırlar. 30′larında, kendi restoranının aşçısı olan Alper lüks bir düzen içinde gününü gün ettiği bir hayat sürmektedir. Hayatını çocuk kostümleri tasarlayıp dikerek devam ettiren 20′li yaşlarındaki Ada’ysa mütevazı bir hayat sürer.

Sadece çapkınlık alışkanlığıyla karşılaştıkları kitapçıdan Ada’yı iş yerine kadar takip eden Alper, Ada’nın kitapçıda aradığı kitabı ona hediye eder. Bir ilişkiyi başlatan bu tanışmanın sonrasında kendini aşka kaptıran Ada’ya karşılık Alper, daha önceden sürdürdüğü modern hayatın içinde ona yer açmaya çalışırken boğuluyordur da.

Mustafa Hakkında Herşey , Babam ve Oğlum gibi filmlerle büyük başarılara imza atan Çağan Irmak, son projesi Issız Adam’da modern hayatların kişileri yalnızlığa sürüklediğinin hikayesini yemekler, anneler, eski şarkılar ve aşkla taçlandırıyor.

Bölüm 1 izlemek için tıklayın

Bölüm 2 izlemek için tıklayın

Bölüm 3 izlemek için tıklayın

Bölüm 4 izlemek için tıklayın

Romance YENiii!!!!(Yoğun istek üzerine...)


Ülke: Fransa
Tür :Erotik +18
Yapım Yılı: 1999
Filmin Süresi: 95 dk.
Vizyon Tarihi: 13 Ağustos 2007
Oyuncular : Caroline Ducey , Sagamore Steven

Konusu:Genç bir ilkokul öğretmeni olan Marie (Caroline Ducey) , Paul’ü (Sagamore Stevenin) sevmektedir. Bir mankenin ölçülerine sahiptir ama Paul onunla sevişmeye bir türlü yanaşmamaktadır. Zaten sevişmeyide fazla sevmemektedir. Bunun üzerine kendisiyle sevişecek yeni birilerini arayan Marie değişik çevrelerin içine girer. Pornografiye oldukça yaklaşan film, ülkemizde hiç kesilmeden oynayacak. Bu bakımdan sinemalarımızda bir devrim diyebiliriz.

Gölgedeki Kadınlar - Les Femmes de Lombre


imdb puanı : 6.9/10
Yapım : 2008, Fransa
Tür : Dram
Yönetmen : Jean-Paul Salome
Senaryo : Jean-Paul Salome, Laurent Vachaud
Oyuncular : Marie Gillain, Sophie Marceau, Moritz Bleibtreu, Julie Depardieu, Julien Boisselier, Maya Sansa, Déborah François
Yapımcı : Éric Névé
Görüntü Yönetmeni : Pascal Ridao
Müzik : Bruno Coulais
Süre : 1 saat, 58 dk.

Konusu:Direniş kadınlarına dair bir film...

Uzun yıllardan sonra sinema seyircisi İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanan direniş öyküsüyle bir kez daha buluştu. Yönetmen koltuğunda Jean-Paul Salome'nin oturduğu Les femmes de l’ombre (Gölgedeki Kadınlar) adlı film, kadın direnişçilerin üstlendikleri sorumluluğu en ince detaylarıyla beyaz perdeye taşımaya çalışıyor. Bu yönüyle film, Fransa sinemasının son yılları için bir ilke imza atıyor..

Hikaye; işgal altındaki Fransa'da yeraltı mücadelesinin artık hissedilir bir boyuta geldiği bir zaman diliminde geçiyor. Kızıl Ordu'nun Nazileri Doğu Avrupa'da yenilgiye uğratması ve inlerine kadar kovalamasıyla müttefikler de artık lütfedip Normandiya çıkartmasını başlatma kararı alır. Film işte bu çıkarma sırasında Naziler tarafından esir alınan bir İngiliz subayının kurtarılmasını anlatıyor..




Ölüm Yarışı


imdb puanı : 6.8/10
Yapım : 2008, ABD
Tür : Aksiyon / Gerilim / Macera
Yönetmen : Paul W.S. Anderson
Senaryo : Paul W.S. Anderson, J.F. Lawton
Oyuncular : Jason Statham, Tyrese Gibson, Ian McShane, Joan Allen, Robin Shou, Max Ryan, Jason Clarke, Natalie Martinez, Robert La Sardo, Janoya Stephens, Ruth Chiang
Yapımcı : Tom Cruise, Paul W.S. Anderson, Jeremy Bolt, Paula Wagner, Roger Corman
Görüntü Yönetmeni : Scott Kevan
Müzik : Paul Haslinger
Dağıtım : UIP Filmcilik
Süre : 1 saat, 45 dk.
Gösterim Tarihi : 17 Ekim 2008

Konusu:Azılı suçlularla tıkabasa dolu bir hapishanenin yöneticileri, cezaevindeki mahkumları birbirleriyle dövüşmeye zorlayarak, bol miktarda para kazanabilecekleri, tüyler ürpertici bir çeşit gladyatör oyunu düzenlemeye karar verirler. Adrenalin yüklü, şiddet arzusuyla yanıp tutuşan mahkumlarsa bir arenaya çıkıp birbirleriyle ölesiye mücadele etmeye dünden hazırdırlar.

Üç şampiyonluk kazanmış otomobil yarışçısı Jensen Ames (Jason Statham), vahşi koşulların hüküm sürdüğü bu dünyada hayatta kalmayı başarma konusunda bir uzman olup çıkmıştır. Eski bir dolandırıcı olan Ames, tam hayatını düzene koyduğunu düşündüğü bir anda işlemediği bir cinayet yüzünden hapse atılmıştır.

Öldürülmesi imkansız olarak kabul edilen mistik sürücü Frankenstein maskesini giymek zorunda bırakılan Ames’ın önüne, Cezaevi’nin despot yöneticisi (Joan Allen) tarafından iki seçenek konulur: Gladyatör oyununa katılırsa özgürlüğüne kavuşabilecek, katılmazsa hücreye kapatılıp orada çürümeye terk edilecektir.

Yüzü metalik bir maskeyle kapatılan Ames üç gün boyunca devam edecek son derece zorlu bir ölüm yarışında hayatta kalmaya çalışır. Bu sürede özgürlüğüne kavuşabilmek için dünyanın en acımasız mahkumlarına karşı ölümüne mücadele etmek zorundadır. Makineli tüfekler, alev makineleri ve el bombası mancınıklarıyla donatılmış bir otomobil kullanan bu çaresiz adam, dünyanın en vahşi sporunu kazanabilmek için önüne çıkan her engeli ve her kişiyi yok etmek zorundadır.






Hellboy 2: Altın Ordu Kahraman Geri Dönüyor


imdb puanı : 7.6/10spaTür : Aksiyon / Fantastik / Macera / Savaş
Yönetmen : Guillermo del Toro
Senaryo : Guillermo del Toro, Mike Mignola (Kitap)
Oyuncular : Luke Goss, Doug Jones, Thomas Kretschmann, John Hurt, Ron Perlman, Selma Blair, Jeffrey Tambor, James Dodd, John Alexander, Seth Mcfarlene, Anna Walton
Yapımcı : Lawrence Gordon, Lloyd Levin
Görüntü Yönetmeni : Guillermo Navarro
Müzik : Danny Elfman
Dağıtım : UIP Filmcilik
Süre : 2 saat, 00 dk.
Gösterim Tarihi : 26 Eylül 2008
Konusu:Mike Mignola tarafından yaratılan bir Dark Horse Comics çizgi roman karakteri olan Hellboy, ilk olarak 1993’te San Diego Comic-Con Comics'in 2. sayısında okurlarla buluşan bir cehennem çocuğudur.

Dark Horse Comics tarafından yayımlanan, macera ve korku kurgularının etkisi altında kalmış bir çizgi roman mini dizisinde yer almıştır. Bu dizi, Marvel Comics, DC Comics ya da Image Comics tarafından yayımlanmayan en başarılı çizgi roman dizisi olmuştur.

Bu çizgi romanın beyazperde macerası ise oldukça başarılı şekilde gerçekleşti. Söz konusu yönetmenin “Blade 2” ile kendini kanıtlamış olması da tanıştığımız anti-kahraman’a karşı duracağımız mesafeyi de oldukça kısaltıyordu.

İlk filmden öğrendiklerimizi gözden geçirirsek; Hellboy, henüz bir çocukken okültistler tarafından dünyaya getirilen bir iblistir. Müttefik güçlerce kurtarılır ve Birleşik Devletler Paranormal Araştırma ve Savunma Bürosunca (PASB) büyütülür. Büyüdükçe ortaya çıkan yeni fiziki görünümü tam bir iblis olduğunu gösterir. Aksi olsa da doğuştan sahip olduğu düşünülen kötü niyete sahip olmayan Cehennem Çocuğu PASB’deki diğer yaratıklarla birlikte çalışmaktadır. Dünyanın en iyi Paranormal Dedektifi ünvanı da cabasıdır.

Çizgi Romanda belirtildiği üzere 24 Aralık 1944’te, bir nazi timince dünyaya getirilen Hellboy, Ragnarok adlı proje ve başındaki Gregor Rasputin tarafından cehenneme açılan bir boyut kapısından adeta Amerikalı keşif birliğinde görevli Trevor Bruttenholm’un ellerinde adını ve kimliğini kazanır.

Rasputin’in kurduğu tuzakla, babasının ölümü sonrası olduğu ile olmak istediği kişi arasındaki seçimi yaparak, sağ elindeki cehhenemin anahtarını kullanma seçimini yapar.

Genel olarak ortalama bir film olarak görülen ilk film, çizgi roman üslubunu sonuna kadar kullanan absürtlükleriyle eğlendiren bir filmdi. İlk kez 2004 Mayıs’ında dillendirilen devam filmi düşüncesi da 2006 yılını işaret ediyordu.

2 yıl gecikmeli de olsa, bir üçlemeye dönüşmesi düşünülen serinin ikinci ayağı artık karşımızda. Filmi değerlendirmeden önce Yönetmen Guillermo Del Toro’nun açıklamasına dikkat etmekte fayda var. Bu tür kahramanlık filmlerinin ilk adımlarına mesafeli yaklaşan Del Toro, kahramanı tanıtmak için harcanan 70 dakikaya dem vurmadan edemiyor. İkinci filmde bu tarz zaman kaybı olmadığından daha serbest davranarak yaratıcığını sonuna kadar kullanmış gözüküyor.

Pan’ın Labirenti sonrası hayal gücü konusunda, yarattığı yaratıklar konusunda hayranlık uyandıran Guillermo Del Toro, daha filmin başında bu yeteneğini şova çevireceğini izlerini veriyor adeta.

Film henüz Hellboy’un bulunduğu tarihte çekilen resim ile açılıyor. İlk filme dair bir özete zaman ayırmayacağının da bir belirtisi bu aynı zamanda. Hemen ardından Hellboy’a babasının anlattığı efsaneyi kukla sahnesiyle mükemmelleştiriyor Del Toro. 2004’de Anders Rønnow Klarlund tarafından çekilen “Strings” (İpler) lezzetindeki sahneler eşliğinde filmin yol haritası da çizilmiş oluyor.

Filmde resmedilen Elf, Ogre ve Goblin karakterlerinin başarılı anlatımı da 2011’de Del Toro’nun yönetmenliğinde karşımıza gelecek Hobbit konusundaki şüpheleri bitirmekle kalmıyor, sağlam referanslarla beklentileri de yükseltmiş oluyor.

Mekanik ve yenilmesi mümkün olmayan Altın Ordu’nun yönetilmesini sağlayan taç, üç parçaya bölünüyor. Ordu da kimsenin bilmediği bir yere kapatılıyor. İnsanlardan rahatsız olan, bu rahatsızlığını da haklı sebeplere dayandıran Prens Nuada, insanlıkla girişeceği savaş için bu tacın peşine düşüyor. Bu yolda babası dahil ezmeyeceği kimse yok üstelik.

İlk filmde oluşturulan dokunun üzerine bu andan itibaren yerleşen yeni film, ilk filmden daha da fantastik bir yol çiziyor izleyicisine. Hellboy’un hallerine aşkına odaklanmak bir yana, ekibe katılan yeni karakter Dr. Klauss ile de komedi üslubunu korumayı başarıyor. Dr. Klauss’un ilk filmdeki Rasputin’i andırdığını da ayrıca belirtmek gerekiyor.

Prens Nuada ve ikizi Prenses Nuala ile inandırıcı bir efsane de yaratmış oluyor Del Toro. Kusursuz makyajlar ve başarılı atmosfer ile inandırıcılığı oya işler gibi işliyor tüm film boyunca. Zaten sırdan bir karakterin pek bulunmadığı bu fantastik dünya da gerçeğin ayak izlerini bulmak da pek olası değil.
Özellikle dikkat çeken Diş Perisi sahnesiyle ayakta alkışlanacak bir yaratıcılık mevcut. Temponun en çok yükseldiği ve keyif verdiği sahne de o zaten....
Animasyon üstadı Hayao Miyazaki’nin “Princess Mononokesi’nde gördüğümüz Bitki Tanrısı bu kez kanlı canlı mevcut. Prens Nuada’nın attığı bir tohumun dönüşümü sonrası Bitki Tanrısı ile Hellboy’un mücadelesi de ilk filmdeki gibi Cehennem Çocuğu’nun aklını bir hayli karıştırıyor. Belli ki filmin seriye dönüştüğünde sık sık tekrarlamaktan çekinmeyeceği bir durum bu. Hellboy’un ait dünyaya değil de, insanlara hizmet etmesi ve kendisi gibi olanları, düşman olması gereken insanlık için öldürmesi konusu Hellboy’un sık sık düştüğü ikilem olarak kalacak.

Bitki tanrısı ile Hellboy’un mücadelesine küçük bir tanığımızda mevcut. Kundaktaki bir bebekte Hellboy’ca korunuyor bu mücadelede. Bu sahne de akıllara John Woo’nun kült aksiyonu “Hard Boiled” akıllara geliyor.

Filmin en keyif veren sahnelerinden biri de, ilk filmde çok fazla tanımadığımız dışarıdan gördüğümüz ama bu kez daha iç içe olduğumuz karakter Abe’in de içine düştüğü aşk çıkmazı ile geliyor. Ortak kaderleri etrafında birleşen Abe ve Hellboy sevgililerini düşünerek birlikte “Sensiz Gülemiyorum” şarkısına eşlik ediyorlar.

Elbette öykünün finali eninde sonunda Altın Ordu’nun ortasında, Hellboy ve Prens Nuada arasında noktalanıyor. Ama Altın Ordu’nun bulunduğu yeri bulmak için yardım aldıkları karakter de bir hayli ilginç. Belden aşağısı olmayan karakter’in peşinde girilen geçitte hayli çekişmeli ve tatmin edici bir final yapıyor Cehennem Çocuğu.

İyi bir ilk filmden, ikincisinde ne beklenir sorusuna oldukça hoş yanıtlar veren Guillermo Del Toro, Pan’ın Labirenti sonrasında sinemaya yeni fantastik karakterler, yaratıklar eklemeye devam ederken, ilk filmin dokusunu aynen korumayı da ihmal etmiyor. Ana karakteri dolayısıyla aksiyon sahneleri bekleyen izleyiciyi pek memnun etmeyecek gibi ama ilk filmden memnun ayrılan izleyiciyi bol fantastik karakterli, bolca absürtlük ve tuhaflık arasında yine iyi bir film bekliyor… Darısı üçüncü filmin başına…



Çılgın Dostlar


imdb puanı : 6.1/10
Yapım : 2006, ABD
Tür : Animasyon / Aile / Komedi / Macera
Yönetmen : Roger Allers
Senaryo : Steve Bencich, Ron J. Friedman
Seslendirenler : Ashton Kutcher, Martin Lawrence, Jane Krakowski
Müzik : Paul Westerberg
Dağıtım : Warner Bros
Süre : 1 saat, 39 dk.
Gösterim Tarihi : 29 Aralık 2006
Konusu:Sony Pictures Animation’ın ilk uzun metrajlı animasyon aksiyon-macera komedisi "Open Season/Çılgın Dostlar" da, beklenmeyenler gerçekleşiyor. Vahşi doğada yaşama becerisini yitirmiş, evcil bir bozayı olan Boog (Martin Lawrence) bir deri bir kemik kalmış, hızlı mı hızlı konuşan geyik Elliot’la (Ashton Kutcher) tanışınca bütün dünyası alt üst olur. Elliot, Boog’u, park korucusunun garajdan bozma rahat evini terk etmeye ve açık havanın harika tadına bakmaya ikna edince, işler çabucak sarpa sarar. Av mevsiminin başlamasına üç gün kala ormana giren Boog ve Elliot hızla ortama ayak uydurmaya koyulurlar. İkilinin, orman sakinlerini, yaşam alanlarını geri almak üzere birleştirmeleri için el ele vermesi gerekmektedir!
Yorumlar:Eğlenceli, hareketli bir çizgi film. bu tür çizgi filmlerde dostluk kurma tarzı fazla klişe olmaya başladı bana kalırsa..önce bir reddediş, bir tarafın daima daha aptalımsı gösterilmesi, değerin sonradan farkedilmesi, pişmanlık ve sıkı dostluk:) ıce ıge deki, shrek teki gibi.. fakat bu klişe klişe bile olsa eğer farklı tarzda ve süslemeyle yapılmışsa yine de tutuyor, eğlendiriyor. filmde en sevdiğim kirpimiydi neydi onun baygın sessizce "dooostuuummmm" demesi:)....


Simpsons Movie


imdb puanı : 7.7/10
Yapım : 2007, ABD
Tür : Animasyon / Aile / Komedi / Macera / Politik
Yönetmen : David Silverman
Senaryo : Matt Groening, James L. Brooks
Seslendirenler : Ali Poyrazoğlu, Dan Castellaneta, Julie Kavner, Nancy Cartwright, Yeardley Smith
Yapımcı : Matt Groening, James L. Brooks
Müzik : Hans Zimmer
Dağıtım : Özen Film
Süre : 1 saat, 27 dk.
Gösterim Tarihi : 27 Temmuz 2007
Konusu:Dünyanın en ünlü ailesi beyaz perdeye geliyor. 60 ülkede, 20 farklı dilde yayınlanan, her hafta 60 milyon kişinin seyrettiği, 18 sezon, 400 bölümdür bizlerle birlikte olan Simpson ailesi, dizinin aslına sadık kalınarak yapılan sinema filmi ile Temmuz ayında gösterime girecek. Springfield kasabasında yaşayan bu aileyi tanımayan pek kalmadı gibi. Kel, şişman, biraz aptal ama ailesini herşeyden çok seven Homer, aileyi bir arada tutan sürekli endişeli Marge, aklını yaramazlık dışında hiç bir şeye çalıştırmayan dördüncü sınıf öğencisi Bart, entellektüel saksafon virtüözü Liza ve küçük bebekleri Maggie'nin başından geçen maceralar on altı sezondur ülkemizde de yayınlanmakta. Diziler gibi film de Matt Groening'in imzasını taşıyor. Futurama ve Life In Hell gibi başka ödüllü projeleri de olan Groening, orjinal Simpsons tasarımını tamamen koruyup, dizilere sadık kalarak filmin yapıldığını söylüyor. Homer her zamanki sakarlıklarıyla bu sefer tüm dünyanın başını belaya sokar. Dünyayı kurtarmak gibi bir görev üstlenen Homer, bir yandan da ailesinin çevresinde gelişen olayları halletmek zorundadır.



mp3 indirmp3mp3 dinle